1.MEDUSA

Medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. O kadar güzeldir ki tanrıçaların kıskançlığını üzerinde toplamış, tanrıları da peşinde koşturmuştur. Tanrıça Athena ( Zeus’un en çok sevdiği kızı) onu çok kıskanmaktadır özellikle. Denizlerin tanrısı Poseidon ise Medusa’ya hayrandır. Başı öylesine dönmüştür ki bir gün Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur.
Bu durumu kendisi için aşağılayıcı bulan Athena, Medusa’yı
gorgon yaparak cezalandırır. Çok çirkinleşmiş, saçları yılana dönüşmüştür,
yüzüne bakanlar taş kesilmektedir. Medusa insan olduğu için ölümlüdür. Gorgon
yapma cezasını az bulur Athena ve Perseus’la iş birliği yaparak Medusa’nın
başını kestirir. Başı kesildiği anda Medusa’nın Poseidon’dan olma çocukları
Pegasus ve Chrysar gövdesinden dışarı fırlarlar. Medusa’dan sıçrayan kan
damlaları Libya çöllerine düşer ve birer yılana dönüşürler.Perseus, Medusa’nın
kesik kafasını alır gider. Athena ise Medusa’nın derisini yüzüp Aegis’in
markası yapar. İki damla kanını kral Erichthonius’a hediye eder. Bu iki damla
kandan biri öldürücü zehirdir,diğeri ise panzehirdir, tüm hastalıklara deva
olmaktadır.
2.PANDORA

Mitolojide ölümlüler ( yani
insanlar) ve ölümsüzler ( yani tanrılar) birarada yaşamaktaymış. Ancak insanlar
o dönemde sadece erkeklerden oluşmakta imiş. Tanrılarla o denli laubali olup,
sınırsız olmuşlar ki Zeus bu şımarık, ters, ahlaksız , kaba , kendini akıllı ve
güçlü sanan aptallar ordusuna, kendilerini hale yola soksun ve incelsinler diye
az çok vücutça kendilerine benzeyen ama aslında kendilerinden çok farklı, bir
varlık gönderdi"kadınlar".
Zeus sanatkar bir tanrı olan ve
dahice eşyalar yapan bir tanrı olan oğlu Hephaistos 'a bu işi havale etti. O da
toprak ve suyu çamur haline getirerek, kadın şeklini oluşturdu. Kalbine
başkalarına uzaktan hoş , parıltılı, göz alıcı , büyüleyici romantik ; yakınına
gidince ise "dışı seni, içi beni yakar" türünden kor halinde ateş
yerleştirmiş. Tüm tanrı ve periler ona o kadar çok özellik, güzellik ve hediyeler
vermişler ki adı Pandora ( tümüyle armağan) olmuş. Afrodit ona vücut modelini
ve güzelliklerini , Athena ince ve süslü elbiseler ve bunları giyme hevesini,
Hermes ise onun kalbine ihanet , kıskançlık ve aldatıcılık tohumlarını atmış.
Zeus ise onu insanlar arasına göndermeden önce bir kutu vererek, bu kutuyu
kendisi izin vermeden açmamasını söylemiş. O yeryüzüne gönderilirken ,ateşi
dolayısı ile aklı tanrılardan çalarak, insanlara kazandıran Prometheus'un
kardeşine yollanmış. Bu sırada Prometheus kardeşini uyararak, Zeus'un
göndereceği hediyeyi almamasını, aksi takdirde bu varlıklara uygun
davranılmadığında ,yeryüzünde bu varlıkların intiharlar, katliamlar ve
savaşlara yol açacağını söylemiş. Ama Prometheus' un kardeşi gördüğü güzellik
karşısında her şeyi unutarak, onu erkeklerin dünyasına götürmüş.
Bu güzellik abidesi de yeryüzüne
indiğinde içindeki merağı yenememiş. Açılması yasak olan kutuyu açıvermiş. Kutu
açılır açılmaz içinden acı, şehvet, yalan, ihanet vb. her türden dert bir anda
tüm dünyaya dağılıvermiş. Bu sırada olayın korkunç şokundan kurtulabilen
Pandora hemen kutunun kapağını kapatabilmiş , ancak kutunun içinde sadece ümit
hissi kalabilmiş.
3.ARES VE AFROİD

Savaş tanrısı olan Ares, aşk tanrısı olan Afrodit’e aşık
olmuş. Ancak gelin görün ki, Ares yakıp, yıkan, kan ve barut kokan , saldırgan
bir tanrıymış. Buna karşın Afrodit denizdeki dalgaların bembeyaz köpüğünden
oluşan aşk tanrıçası olup, insanların birbirlerine sevgi ile yaklaşması için
üzerlerine aşk iksirini damlatan, çiçekleri ve ağaçları baharda rengarenk
donatarak,doğayı canlandıran üretken bir tanrıçaymış.
Afrodit ateş tanrısı olan ve çok
sanatkar, ancak topal ve çok fazla yakışıklı sayılmayacak bir görünüme sahip
olan Hephaistos ile evliymiş. Her ikisinin de temsil ettikleri sanat ve aşk kol
kola imiş. Ancak savaş tanrısı Ares sadece kendini düşünerek , bu oluşumu
bozmak için harekete geçmiş. Ares türlü hediyeler, vaatler ve övgülerle güzel
Afrodit’in kalbini çalmış. Hephaistos gece volkanların içindeki demir
atelyesinde çalışırken Güzel Afrodit’in yanına geliyormuş. Ares güneşin sabah
tüm olan biteni görüp, Hephaistos’a haber verememesi için, genç Alektryon’u
güneşin doğuşunu kendisine haber versin diye gözcü olarak kapının dışında
tutmaktaymış. Ancak bir gün Alektryon uyuyakalmış. Güneş Ares ve Afrodit’in
birlikteliğini görmüş ve Hephaistos’a durumu bildirmiş. Alet yapımında çok
hünerli olan sanatkar Hephaistos onları tuzağa düşürecek bir buluş yapmış.
Görünmez bir ağ. Ares ve Afrodit yatağa girdiklerinde bu ağın için hapsolup,
kımıldayamaz hale gelmişler. Hephaistos durumu Olimpostaki tanrılara bildirmiş.
Tanrılar bu duruma kahkahalarla gülmüşler. Düştükleri bu durum nedeniyle rezil
olan Ares dağlara, Afrodit Kıbrıs adasına kaçmış. Alektryon ise horoza
dönüştürülmüş ve artık o günden beri güneşin doğuşunu haber vermeye başlamış.
3. ICARUS

Efsaneye göre Daedalus ve oglu
Icarus Girit krali Minos`un labirentlerinden olusan hapishanesinden kartallarin
uçuslarini izleyerek kanat yapmayi kendi kendilerine gelistirirler. Kartal
tüylerini bal mumuyla yapistirarak kendine ve ogluna kanat yapar. Ogluna orta
seviyede bir uçus tavsiye eder. Çünkü alçak seviyede yapacaklari uçusta deniz
suyunun etkisiyle nemleserek agirlasip hareket ettirilemeyecegini, yüksek seviyeli
uçusta ise tüyleri bir arada tutan balmumunun günes isisiyla eriyebilecegini
söyler. Girit adasindan Sicilya’ya dogru uçarlarken Icarus güneşin
güzelliğinden adeta büyülenir ve yüksek irtifaya çikar .kanatlarindaki
balmumunun erimesiyle denize düserek ölür.
yunan mitolojsi ironilerle doludur
ve bunlardan biride icarusun hikayesidir belkide.
5.APOLLON İLE HELİOTROPE

Zayıf ve ince boyunlu bir nymphedir(mitolojide tanrıların babası
zeus'un kızlarıdırlar) Heliotrope. Apollona aşık olur. İlk zamanlar karşılık
bulur sevgisine ama hercai Apollon bir süre sonra yüzüne bakmaz olur kızın.
Üzüntüsünden erir kızcağız bir süre sonrada
ölür, üzülür Apollon yaptıklarına
sevgilisinin cansız vücudunu çıkarır topraktan ve onu bir çiçeğe çevirir. Öyle
bir çiçek ki yüz bulamamasına rağmen Apollondan nereye giderse gitsin yüzünü ona dönen bir çiçeğe dönmüştür,
yani günebakana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder